27 Temmuz 2011 Çarşamba

Peygamberimizin gizlendiği mağara - Hz Muhammedin gizlendiği mağara

Peygamberimizin gizlendiği mağara - Hz Muhammedin gizlendiği mağara

Hz Muhammedin gizlendiği Sevr Mağarası

Hz Muhammed (sav)'in Mekke'den Medine'ye hicreti sırasında Hz Ebu Bekir ile birlikte müşriklerden gizlendikleri ve üç gün süreyle kaldıkları mağara

Sevr dağı, Mekke'nin güney tarafında ve 5 km uzaklıktadır Sevr, bir çok tepeden oluşan bir dağdır Bu dağda pek çok irili ufaklı mağara vardır Bu mağaralar dağın değişik yerlerine dağılmıştı Hz Peygamber (sas)'in Hicret sırasında Hz Ebu Bekir (ra) ile birlikte sığındıkları mağaranın bazı özellikleri vardırÖncelikle gizlenmeye elverişli olup, kayadan yontularak yapılmış bir mağarayı andırır Ön ve arkasında delikleri vardır Bunlar mağaranın alt kısmındadır Bu sebeple mağaraya ancak sürünerek veya eğilerek girmek mümkündür Mağaranın çevresinde, dışarıda dolaşan kimsenin içeriyi görebileceği başka delikler yoktur Mağara içinde bulunanlar, dışarıda dolaşanların ayaklarını görebilir, fakat dışarıda olanlar mağara içindekileri göremezler Görebilmeleri için eğilip, başlarını ayaklarının hizasına getirmeleri gerekir Öte yandan Hicret esnasında Sevr mağarasında gizlenmenin bir başka avantajı daha vardıHemen dağın eteğinde Âmir b Füheyre'nin koyunları otlattığı ve geceleri sütünü Hz Peygamber ile HzEbu Bekir'e ikram edeceği bir otlak vardı


Müşriklerin bitmez tükenmez baskı ve işkenceleri üzerine Hz Peygamber, müslümanlara İslam için uygun bir ortam olan Medine'ye hicret etmelerini emretti Bu emir üzerine hicret başladı Ancak Kureyşliler bu durumdan son derece rahatsız oldu Buna sebep, Hz Muhammed (sas)'in de hicret edip Medine'de bir güç ve merkez oluşturması korkusu idi Kureyş korkmakta haklıydı; çünkü Medine, Mekke ile Şam yolu üzerinde bulunuyordu Bu da Mekke'nin iktisâdi durumunu tehlikeye düşürmeye yeterliydiO halde putları ve ticari faaliyetleri için önemli bir tehlike olan bu İslâm dini daha şimdiden ortadan kaldırılmalıydı Takip edecekleri politikayı belirlemek için Kureyş'in ileri gelenleri bir araya geldiler Bu hususa Kur'an şöyle değinir:

"Ey Muhammed! Hatırla, bir zaman kâfirler seni tutup bağlamak veya öldürmek, yahut sürüp çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı Onlar sana tuzak kurarlarken; Allah da onların tuzaklarını boşa çıkarıyorduAllah tuzakları bozanların en hayırlısıdır" (el-Enfal, 8/30)

Kureyş âyette belirtilen hapis, sürgün ve öldürme yollarından en kötüsünü yürürlüğe koymayı kararlaştırdı Bütün kabilelerden kuvvetli gençlerin seçilerek bir çete oluşturulması en uygun yol olarak benimsendi Nihayet Hz Peygamber'in evinde olduğu bir gece saldırıya geçilecekti Ancak Allah, müşriklerin toplantısını ve aldıkları kararı elçisine bildirdi ve Medine'ye hicret imi verdi Hz Ebu Bekir'i haberdar etti O da yol hazırlıklarına başladı Hz Muhammed (sas) akşam olunca, müşriklerin yatakta kendisinin yattığını zannetmeleri ve bir süre oyalanmaları için Hz Ali (ra)'yi yatağına yatırdı Evden çıkarken eline aldığı bir avuç toprağı suikastçilerin üzerine saçtı O sırada şu anlama gelen âyeti okumaktaydı:

"Önlerine ve arkalarına sed çekmişizdir Gözlerini perdelediğimizden artık görmezler" (Yâsin, 36/9)

Gerçekten de müşriklerin gözleri bir an perdelendi Hz Peygamber de oradan ayrılıp Hz Ebû Bekir'in evine geldi Beraberce Mekke'yi terkedip Sevr dağına doğru yola koyuldular Sonunda Sevr mağarasına ulaştılar İlkin Hz Ebu Bekir, zararlı hayvan olup olmadığını araştırmak ve içerisini temizlemek için mağaraya girdi M Hamidullah hadislere dayanarak olayları şöyle aktarır: "Hz Ebu Bekir mağaraya girince orada gördüğü delikleri, yılan vb zararlı hayvanların girmesine engel olabilmek için üzerindeki örtüyü yırtarak delikleri tıkadı Sonra Rasûlüllah (sas)'ı içeri çağırdı Ancak delikleri kapamada kullandığı bez, son deliği kapatmaya yetmemişti O deliği de ayak topuğu ile kapamıştı Gerçekten de bu delikten gelen bir yılan Hz Ebu Bekir'i acı bir biçimde ısırmıştı Hz Peygamber, son derece yorgun olması hasebiyle dostunun dizine başını dayayarak uyuyakalmıştı Hz Ebu Bekir, topuğunda hissettiği acıya rağmen hiç kımıldamadı, fakat çektiği acı gözlerinden yaşların boşalmasına yol açmıştı Rasûlüllah (sas)'ın yüzüne bu yaşlar dökülünce hemen uyandı Durumu öğrenince Hz Muhammed (sas), kendi tükrüğünü ilaç olarak ısırılan yere sürdü Bir süre sonra ayağı tamamen iyileşmişti" (M Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, 174-175)


Yine kaynaklarda verilen bilgilere göre, mağarada iken bir örümcek mağaranın giriş kısmına ağ örmüş, ayrıca iki güvercin de hemen yanıbaşında bir çalı bitkisi üzerinde bir yuva yapmışlardı (İbn Sad, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut ty, I, 228 vd) Hz Muhammed (sas) ile Hz Ebu Bekir'i takip eden grup mağaraya ulaşmadan önce, bu iki kuş bir de yumurtlamışlardı

Bu sırada Kureyş müşrikleri Hz Peygamber'in Mekke dışına çıktığını anlamada fazla gecikmediler Sabah olunca yatakta yatanın Hz Ali (ra) olduğunu anladılar Medine'ye gidebileceğini tahmin ederek yola koyulup araştırmaya başladılar Kureyş'in ileri gelenleri Hz Muhammed (sas)'i kendilerine ölü veya diri olarak getirene yüz deve ödül vereceklerini her tarafa duyurdular Gerçekten de O'nu yakalamak için Medine yolu didik didik arandı Bu arada Sevr mağarasına da geldiler Bunun üzerine Hz Ebu Bekir hayli endişelenmişti; ancak bu endişesi kendisi için değil, Âlemlerin Efendisi içindi Rasûlüllah (sas) ona;

"Ey Ebu Bekir! İki kişinin üçüncüsü Allah olursa sen ne olacağını zannediyorsun?" diyerek teskin ettiAllah Teâlâ bu durumu Kur'ân-ı Kerim'de şu meâldeki âyette açıklar:

"Siz Peygamber'e yardım etmeseniz de Allah ona yardım etti Hani bir zaman Peygamber, iki kişiden biri iken kâfirler O'nu Mekke'den çıkardılar Onlar mağarada iken arkadaşına, 'Üzülme, Allah bizimle beraberdir' diyordu Böylece Allah, peygamberin üzerine emniyet indirdi ve O'nu görmediğiniz askerlerle destekledi" (et-Tevbe, 9/40)

Hz Peygamber (sas) ve Hz Ebu Bekir (ra) mağarada kaldıkları üç gün süreyle, Hz Ebu Bekir'in oğlu Abdullah, şehirdeki konuşmaları ve gelişmeleri, gece mağaraya gelerek aktarıyordu Âmir b Füheyre de koyunları mağara çevresinde otlatarak geceleri süt içmelerine imkân veriyordu

Sonunda, dördüncü günün sabahı, Âmir ile kılavuzluk yapması için kiralanan Abdullah b Ureykıt, beraberlerinde iki deve ile mağaraya geldiler Böylece dört kişiden oluşan küçük kervan Medine'ye doğru yola koyuldu İşte, Hicret olayında en zor anlar Sevr mağarasında yaşanmıştı

(İbn Sa'd Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut ty, I, 228 vd; M Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev Salih Tuğ, İstanbul 1980, I,172-176; Mevlana Şiblî, Asr-ı Saadet, çev Ö Rıza Doğrul, İstanbul 1977, I, 197-200)


Mefail HIZLI, ŞAMİL İSLAM ANS

Hz. Muhammed'in paylaşmaya verdiği önem - Peygamberimizin paylaşmaya verdiği önem - Hz. Muhammed'in yardımlaşma ve paylaşmaya verdigi önem - Hz. Muhammedin yardımlaşmaya verdigi önem

peygamberimizin paylaşmaya verdiği önem
hz Muhammedin yardımlaşma ve paylaşmaya verdigi önem
hz Muhammedin yardımlaşmaya verdigi önem




Peygamber Efendimizin(Sav) Yardımseverliği

Bir gün, Peygamber efendimiz, kendisine gömlek satın almak için çarşıya çıktı Yanında on lirası vardı Bir satıcıdan dört liraya bir gömlek aldı Eve dönerken Medinelilerden bir kişi yanına gelerek:
_ Bana bir gömlek giydirdin de Allah da size cennet elbiselerinden bir elbise giydirsin,diye dua etti
Peygamberimiz, hemen üzerindeki gömleği çıkardı ve adama verdi Sonra geri dönerek yine dört liraya yeni bir gömlek satın aldı Cebinde iki lirası kalmıştı Medine sokaklarında yürürken bir cariyenin(köle kadın) ağladığını gördü Hemen yanına gitti ve :
_Niçin ağlıyorsun? diye sordu
Cariye, büyük bir üzüntü içinde idi Karşısında Peygamberimizi görünce, ondan yardım isteyen bir sesle:
_Hizmet ettigim ailem bana, un satın almam için iki lira vermişti Fakat onu kaybettim Ne yapacağımı bilemiyorum, dedi
Peygamberimiz, hemen cebindeki iki lirayı cariyeye verdi Gidip onunla un satın almasını söyledi Cariyenin ağlamaya devam ettiğini görünce, ona:
_Kaybettiğin parayı sana verdim Şimdi niçin ağlıyorsun? diye sordu Cariye:
_Beni dövmelerinden korkuyorum, dedi
Peygamberimiz, onunla birlikte evine kadar gitti Ev sahipleri Peygamber Efendimizi büyük bir sevinçle karşıladılar
_Bu cariye kendisini dövmenizden korkuyor, deyince:
_Madem ki onunla beraber geldiniz ve kendisine yardım ediyor ve koruyorsunuz, biz de onu Allah rızası için azat ettik, hürriyetine kavuşturduk, dediler




Peygamberimizin Yardımseverlik Üzerine Hadisleri


dinimizin emrettiği bütün ibadetler Allah’a iyi bir kulluk yapmanın yanında müslümanların birlik beraberlik ve kardeşlik vesilesidir Bir örnek ise de önümüzdeki Kurban Bayramidir veya her seneki gibi bu yilda çeşitli dil ve renklerden bir araya gelen milyonlarca kardeşlerimiz haccın feyzini ve hikmetlerini doya doya yaşamakda
paylasim icin Allah cc razi olsun


"Bütün mü’minler kardeştir”
(Hucurat Suresi / 10)


“Sizden biriniz kendisi için arzu edip istediği şeyi din kardeşi için de arzu edip istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz” (Buhârî Îmân 7; Müslim Îmân 71–72)

- “Müslüman Müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez onu (düşmanına) teslim etmez Kim (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir” (Buharî Mezâlim 3; Müslim Birr)

- “Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter” (Buhârî Mezâlim 3; Müslim Birr)

- “İman etmedikçe cennete giremezsiniz birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız” (Müslim Îmân 93; Tirmizi Sıfâtü’l-Kıyame 56)

- “Müslüman insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” (Tirmizî Îmân 12; Nesâî Îmân 8 93; Tirmizî Sıfâtu’l-Kıyâme 56)

- “Birbirinize buğz etmeyin birbirinize haset etmeyin birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları kardeş olun Bir Müslümana üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz” (Buhârî Edeb 57)

- “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak hastayı ziyaret etmek cenazeye iştirak etmek dâvete icabet etmek aksırana “yerhamukellah” (Allah sana merhamet etsin) demek” (Buhârî Cenâiz 2; Müslim Selâm 4; İbn Mâce Cenâiz 1)

- “Müminler birbirlerini sevmekte birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler Vücudun bir uzvu hasta olduğunda diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar” (Müslim Birr)

- "Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah onu rahmetiyle o felâketten kurtarır da seni derde uğratır" (Tirmizî Kıyâmet 54)

- Allah bana: Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki hiç bir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin Yine hiç bir kimse bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın diye vahyetti" (Müslim Cennet 64; Ebû Dâvûd Edeb 40; İbni Mâce Zühd 16)

- "Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz sırt dönmeyiniz kin tutmayınız ve hased etmeyiniz Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz Bir müslümanın din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl değildir" (Buhârî Edeb)

- "Bir müslümanın din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir: İki müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner Halbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir" (Buhârî Edeb 62 İsti'zân 9; Müslim Birr 23 25 26; Ebû Dâvûd Edeb 47; Tirmizî Birr 21 24; İbni Mâce Mukaddime 7)

- "Her müslümanın öteki müslümana kanı ırzı (namusu) ve malı haramdır!" (Müslim Birr 32; Tirmizî Birr)

Hz Muhammedin ağız ve diş sağlığına verdiği önem - Peygamber Efendimizin ağız ve diş sağlığına verdiği önem - Peygamberimizin diş temizliğine verdiği önem

Peygamber Efendimizin ağız ve diş sağlığına verdiği önem
Peygamberimizin diş temizliğine verdiği önem


Mikropların vücuda en kolay ulaştığı yer olduğu için ağız sağlığı vücut sağlığı için de oldukça büyük bir önem taşımaktadır Peygamber Efendimiz (sav) de Rabbimizin ilhamı ile diş bakımına çok önem verirdiBunun için lifleri uygun olan bir ağacın dallarını (misvak) diş fırçası gibi kullanmayı tarihte ilk uygulayan kişi olmuştur Sahabeler, Sevgili Peygamberimiz (sav)i anlatırken onun dişlerinin inci gibi parladığını, tertemiz, bembeyaz ve ışıl ışıl olduğunu aktarmaktadırlar Peygamberimiz (sav) İslamiyet öncesi temizlik konusunda hiçbir bilgisi olmayan bir topluma bu konuda örnek olarak ve Yüce Allahın ilhamı olan bilgilerini aktararak onları en uygun şekilde eğitmiştir

Câbir anlatır: "Peygamber salla'llahü 'aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Hilâl eylemek dişleri arıtır, pâk eyler, diplerini sağlamlaştırır ve ağız kokusunu güzel eyler" (Önder Çağıran, Tıbbi Nebevi,1 Baskı, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1996)

Hadis-i şerifte belirtilen bir ayrıntı da dişlerin nasıl fırçalanacağıdır Hilallemek diye tarif edilen yöntem dişlerin yarım ay şeklinde, dairesel olarak fırçalanmasıdır Bu yöntem diş minelerine zarar veren ve dişin yıpranmasına yol açan, sağa-sola fırçalama şeklinden farklıdır

Günümüz diş hekimliğinde de dairesel fırçalama önerilmekte ve diş aralarında besin artıklarının birikmesinin en iyi bu yöntemle önüne geçilebileceği tarif edilmektedir

Bilindiği gibi dişleri her yemekten sonra fırçalamak gerekmektedir Gün içinde en azından 2-3 kez fırçalamak idealdir Peygamberimiz (sav) de dişleri sık fırçalamayı tavsiye etmiştir

Hz Muhammedin namaza verdiği önem - Hz Muhammed'in namaza verdiği önem hakkında bilgi - Hz Muhammed ve namaz - Peygamberimizin namaza verdiği önem

Hz Muhammed'in namaza verdiği önem hakkında bilgi
Hz Muhammed ve namaz
Peygamberimizin namaza verdiği önem


EFENDİMİZ(SAV) VE NAMAZ


Kur'ân-ı Kerîm'de Hz Peygamber hakkında "ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin" (el-Kalem 68/4) buyurulmakta ve bu yüce ahlâka eriştirilen sevgili Peygamberimiz yine Kur'ân-ı Kerîm'de bize "en güzel örnek" (el-Ahzâb 33/21) olarak tanıtılmaktadır

Hiç kuşkusuz Hz Peygamber her hususta olduğu gibi ibadet hayatı hususunda da inananlar için en güzel örnektir

Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de Hz Peygamber'e hamd, tesbih, secde, ibadet, kulluk, ibadette sabır gibi hususlarda bazı emir ve yükümlülükler vermiş (bk en-Nahl 16/98-99; Meryem 19/65; Hûd 11/123; Tâhâ 20/14), ayrıca bazı ibadetlere işaretle Resûl-i Ekrem'den onları yerine getirmesini istemiştirMeselâ namazla ilgili tâlimat içeren âyet meâlleri şöyledir:

"Ey Muhammed! Kitaptan sana vahyolunanı oku Namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor" (el-Ankebut 29/45)

"Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et Gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et ki, Rabbinin rızâsına eresin" (Tâhâ 20/130)

"Ehline namaz kılmasını emret, kendin de onda devamlı ol" (Tâhâ 20/132)

Kevser sûresinde ise "Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (108/2) buyurularak namazla kurban bir arada zikredilmiştir

Şüphesiz ki bu ve benzeri âyetlerde Hz Peygamber’in şahsında bütün müslümanlara yönelik bir kısım emir ve tavsiyeler bulunmaktadır Nitekim diğer pek çok âyet-i kerîmede de namaz, bütün müminleri kapsayacak tarzda bazan tek olarak, çoğu yerde de zekâtla birlikte emredilmiştir (bk el-Bakara 2/110, 183-184; en-Nisâ 4/77; et-Tevbe 9/71; en-Nûr 24/56)

"Ey bürünüp sarınan (resulüm), kalk ve (insanları) uyar Sadece Rabbini büyük tanı, kalbini tertemiz tutKötü şeyleri terke devam et" (el-Müddessir 74/1-5) meâlindeki âyetlerin nüzûlünden sonra HzPeygamber, Cebrâil'in tarifiyle abdest alıp namaz kılmış, daha sonra Hz Hatice'ye de abdest aldırıp namaz kıldırmıştır Bu dönemde namaz, sabahın erken ve akşamın geç vaktinde olmak üzere günde iki vakitte ikişer rek‘at olarak kılınırdı

İlk namazda Cebrâil, sabahleyin Kâbe civarında Hz Peygamber'e imamlık yapmış, daha sonra namazlar Hz Peygamber'in imâmetiyle devam etmiş, hemen ilk gün akşam vaktine cemaat olarak Hz Hatice, ertesi gün Hz Ali katılmıştır Hz Ali, akşamleyin amca oğlu Hz Peygamber ile yengesi Hz Hatice'yi namaz kılarken görmüş, davete uyarak ertesi gün o da büyük bir çocuk iken cemaate katılmıştı Daha sonra Zeyd b Hârise ve Hz Ebû Bekir bunlara eklenmiştir

Risâletin ilk döneminde alenî namaz kılınamıyordu; Hz Peygamber, Hz Ali'yi de yanına alarak Mekke dışında dağ aralarında namaz kılıp dönüyordu Diğer müslümanlar da öyle yapıyorlardı Bir defasında Sa‘d b Ebû Vakkas dağ arasında müşriklerin takibine, alay ve tazyikine mâruz kalınca eline geçirdiği bir deve çene kemiği ile birinin başını yarmış ve "Allah yolunda ilk kan akıtan kişi" diye anılmıştı "Ey Muhammed! Artık, sana buyurulanı açıkça ortaya koy, müşriklerden yüz çevir" (el-Hicr 15/94) meâlideki âyet nâzil olduktan sonra açık davet başlamış, böylece Kâbe ve civarındaki yerlerde namaz da kılınır olmuştu Ancak bu durum kıyasıya bir mücadeleyi gerektiriyordu Meselâ, bir defasında Hz Ebû Bekir'in de ısrarıyla müslümanların Kâbe önünde topluca namaz kılma gayreti müşriklerin hücumuyla önlenmek istendi Bu olayda Hz Ebû Bekir dahil bazı müslümanlar ölümden döndüler Kezâ Hz Ebû Bekir'in evinin avlusunda namaz kılıp, Kur'an okumasının engellenmesi de bu zamanlara rastlarPeygamberliğin altıncı yılında önce Hz Hamza, daha sonra Hz Ömer'in müslüman olmasıyla Kâbe'de iki saf olarak ilk defa açıkça ve topluca namaz kılındı

"Ey örtünüp bürünen (resulüm)! Birazı hariç geceleri kalk namaz kıl" (el-Müzzemmil 73/1-4) âyetleri ile gece namazı farz kılındı Bir süre sonra indirilen âyetle (el-Müzzemmil 73/20) sorumluluk hafifletilerek gece namazı ümmet-i Muhammed için nâfileye dönüştürüldü Zaten gelişmeyi takip eden yıl yani peygamberliğin on birinci yılında Mi‘rac gecesinde beş vakit namaz farz kılındı Mi‘racı takip eden günlerde Cebrâil gelip Hz Peygamber'le birlikte beş vakit namazı bir gün ilk vakitlerinde, ikinci gün ise son vakitlerinde kılmış ve namaz vakitlerinin başlangıç ve sonunu açıklamıştır (Müslim, “Mesâcid”, 176, 179)

Ayrıca "Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nâfile olmak üzere namaz kıl" (el-İsrâ 17/79) âyeti ile Hz Peygamber'den gece namazı kılması istenmiştir

Yakınları, Hz Peygamber'in hayatı boyunca gece namazına devam ettiğini rivayet ederler Hatta gece namazına olan bu itinası dolayısıyla bazı sahâbîlerin "Allah senin geçmiş ve gelecekteki günahlarını bağışladığı halde bu kadar zahmete niye katlanıyorsun?" diye sorduğu, Hz Peygamber'in de "Şükreden bir kul olmayayım mı?" cevabını verdiği rivayet edilir (Tirmizî, “Şemâil”, 44; Müsned, IV, 251)

Peygamberimiz gecenin başlangıcında yatsı namazını kılar yatardı Üçte birlik süre içinde uyanır ve teheccüdü kılar, müteakiben vitir namazını kılar, sonra tekrar yatar ve sabah ezanında çabucak kalkar, abdest alır, sünnetini evinde kılar, farzı için camiye giderdi

Hz Peygamber teheccüde ilk başlayanlara, bıkkınlık göstermemeleri için iki rek‘atla başlamalarını tavsiye ederdi Kendisi 8 veya 12 rek‘at kılardı

Bir defasında Hz Âişe: "Şayet geceleyin uyanamayıp da vitri geçirirseniz durum ne olur?" deyince HzPeygamber ona: "Benim gözlerim uyursa da kalbim uyumaz, zamanı gelince uyanır, önce teheccüdü sonra vitri kılarım" cevabını vermişti (Tirmizî, “Şemâil”, 45)

Hz Peygamber teheccüdden sonra sabah yakın ise dinlenmek üzere, uzak ise uyumak üzere tekrar yatardı Bunlardan da anlaşılıyor ki Hz Peygamber'in teheccüd ve vitir için kalktığı saat bazan gecenin ilk üçte biri geçtikten sonraki zamandı, bazan gecenin ortası, bazan da sonuna doğru idi

Hz Peygamber tarafından ilk cuma namazı Kubâ'dan Medine'ye giderken Sâlim b Avf oğulları yurdunda Rânûnâ vadisinde hicretin 1 yılında kılındı, ilk cuma hutbesi de orada irad edildi

Hz Peygamber ramazan ayında iki gece evinden camiye çıkıp cemaate imam olarak teravih kıldırmış, ama üçüncü gün halk beklese de, teravihi cemaatle kılmak farz kılınır endişesiyle camiye çıkmamıştırRamazan gecelerinde 4+4+3 tarzında yatsıdan ayrı olarak on bir rek‘at namaz kıldığı rivayet edilirBunun son üç rek‘atı vitirdir

Hz Peygamber ilk bayram namazını hicretin 2 yılı Şevvalin birinci gününde kılmış ve cemaate kıldırmıştır

Hz Peygamber namaza çok düşkündü, onu dinin direği olarak nitelendiriyordu (Tirmizî, “Îmân”, 8; Müsned, V, 231, 233) Namaz onun gözünün nuru idi (Nesâî, “İşretü'n-nisâ”, 1; Müsned, III, 128, 199, 285) O, namaz kılarken sanki dünyaya veda eder, âhiret âlemine dalardı (İbn Mâce, “Zühd”, 15; Müsned, V, 412)

Hz Muhammedin temizliğe verdiği önem - Peygamberimizin temizliğe verdiği önem - İslamın temizliğe verdiği önem - İslam dininde temizlik

Peygamberimizin temizliğe verdiği önem
İslamın temizliğe verdiği önem
İslam dininde temizlik



İslâm dini temizlik üzerine kurulmuştur Müslüman demek temiz insan demektir Temiz olanları hem Allah, hem de insanlar sever Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor :
"Şüphesiz ki Allah, çokça tevbe edenleri ve iyice temizlenenleri sever"

Allah'ın sevdiği kişilerden olabilmemiz için temizliğe dikkat etmemiz gerekir Sevgili Peygamberimiz: "Temizlik imanın yarısıdır" buyurarak dinimizin temizliğe verdiği önemi belirtmiştir

Müslüman namaz kılarken Allah'ın huzurunda bulunur Allah'ın huzuruna çıkmak için beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması gerekir Dinimiz iç temizliğine de büyük önem vermiştir Müslümanın dışı temiz olduğu gibi kalbi ve rûhu da temiz olmalıdır

Beden ve Ruh Temizliği

Namazın şartlarından birisi de abdest almaktır Abdest almakla belirli organlar hergün birkaç defa yıkanmış olur Bundan başka namaz kılan kimsenin bedeni, elbisesi ve namaz kılacağı yerin de temiz olması gerekir

Gusül yapmak yani bütün vücudu yıkamak, gerekli hallerde farzdır Gerekli olmadığı zamanlarda en az haftada bir defa vücudu yıkayıp temizlemek Peygamberimizin emridir

Peygamber Efendimiz, dişlerin temizliği üzerinde önemle durmuş ve «Misvak (diş fırçası) hem ağzı temizler, hem de Allah'ın rızasını kazandırır» buyurmuştur

Peygamberimiz «Din temizlik üzerine kurulmuştur»
sözleri ile dinin temelinin temizlik olduğunu bildirmiştir

Dinimiz, dış temizliğinde olduğu gibi ruh temizliğine de büyük önem verir Ruh temizliği, gönlümüzü her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arındırmak ve bunların yerine iyi duygular yerleştirmektir

Böyle temiz bir kalb ve kötülüklerden arınmış bir ruhla Allah'ın huzuruna çıkanlar kurtuluşa ereceklerdir
Peygamberimize, insanların en üstün olanı kimdir? diye soruldu,

Peygamberimiz bu soruya şu cevabı verdi:
«Kalbi temiz, sözü doğru olandır» Gerçek müslüman, içi ve dışı temiz insan demektir

Çevre Temizliği

Temizlik sadece vücut, elbise ve evlerin iç temizliğinden ibaret değildir Dinimizde temizliğin alanı çok daha geniştir Bu sebeple çevre temizliği üzerinde ayrıca durmamız gerekir

Çünkü çevre temizliği yalnız kendimizi değil, başkalarını da ilgilendiren bir konudur Çevreyi kirletmek başkalarını rahatsız etmek, diğer insanlara zarar vermek demektir Halbuki müslüman başkalarına zarar vermeyen, hiç bir canlıyı incitmeyen insandır

Peygamber Efendimiz: "Avlularınızı temizleyiniz" buyurarak evlerin çevresinin de temizlenmesi gerektiğini bildirmiştir

Temiz olan çevreyi pisletmek çok kötü bir iş ve müslümana yakışmayan çirkin bir davranıştır

Peygamber Efendimiz: "Lânete uğramışlardan olmaktan sakının" buyurdu

Bunun üzerine Ashap:

– Bunlar kimdir Ya Rasûlellah? diye sorunca, Peygamberimiz:

– "Halkın gelip geçtiği yolu ve gölgelendikleri yerleri kirletenlerdir" buyurdu

İnsanların gelip geçtiği yolları, oturup kalktıkları ve dinlendikleri yerleri kirleterek başkalarının rahatsız edilmesi İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz Müslüman diğer insanları rahatsız eden davranışlarda bulunmaz, bulunmamalıdır

Peygamberimiz; mescidin duvarında gördüğü tükrüğü bir taş parçası ile bizzat kazıyıp ortadan kaldırmıştır Bu, onun çevre temizliğine ne kadar önem verdiğini göstermektedir

Peygamberimiz, yerlere tükürmeye bile izin vermezken, bir müslüman nasıl olurda çevreyi kirleterek insanları rahatsız edebilir Nasıl olur da başkalarının zarar görmesine sebep olacak davranışlarda bulunabilir?

Allah Tealâ Kur'an-ı Kerimde, temizliğe riayet edenleri sevdiğini bildiriyor Öyle ise temiz olalım, çevremizi temiz tutalım ki Allah'ın sevdiği kullardan olalım

Hz Muhammedin Biyografisi - Peygamber efendimizin biyografisi - Peygamberimizin biyografisi

Peygamber efendimizin biyografisi
Peygamberimizin biyografisi

Hz Muhammed (sas) Mekke'de doğdu 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik hayâtının 13 yılı Mekke'de, 10 yılı da Medine'de geçti Medine'de 63 yaşında vefât etti Bu sebeple:

Hz Muhammed (sas) 'in hayâtı (571-632):

a) Peygamberliğinden Önceki Hayâtı (571-610),

b) Peygamberlik Devri (610-632) olmak üzere iki kısma ayrılır

Peygamberlik devri de:

a) Mekke devri (610-622)

b) Medine devri (622-632)

olarak iki döneme ayrılır

Bu sebeple Siyer ve İslâm Târihi ile ilgili kitaplarda, Rasûlullah (sas)'in hayâtı, "Peygamberlikten (Bi'setten) öncesi" ve "Peygamberlik devri" diye iki devreye ayrılarak incelenmiştir Peygamberlikten önceki hayatını da:

1- Çocukluk devresi (8 yaşına kadar olan süre),

2- Gençlik çağı (8-25 yaşına kadar olan devre),

3- Evlilik dönemi (25-40 yaşı arasındaki devre) olmak üzere genellikle üç bölüme ayırmışlardır

Peygamber olduktan sonra, "Mekke Devri"nde geçen olayları incelerken, târihbaşı olarak, Peygamberliğin (Nübüvvetin) l 2 veya 5 inci yılı gibi, Nübüvvetin başlangıcını; "Medine devri" olaylarında ise,-Hicretin, 1, 2 veya 3 üncü yılı şeklinde Rasûl�i Ekrem (sas)'in Hicret olayını esâs almışlardır

Bu kitapta da aynı usûle uyulacaktır

HZMUHAMMED (SAS)´İN PEYGAMBERLİKTEN ÖNCEKİ HAYÂTI

" Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik"

(el-Enbiyâ Sûresi, 107)

HZ MUHAMMED (SAS)'İN ÇOCUKLUK DÖNEMİ

1- DOĞUMU:

Hz Muhammed (sas) Milâddan sonra 571 senesi, Fil Yılı'nda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin doğusunda bulunan "Hâşimoğulları Mahallesi"nde, babasından kendisine mirâs kalan evde doğdu Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vak'ası", Peygamberimiz (sas)'in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu

Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyâfette çocuğun adını soranlara:

"Muhammed adını verdim Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O'nu hayırla yâdetsinler" cevâbını verdi Annesi de "Ahmed" dedi (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp senâ edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk'ı yüce sıfatları ile öven, hamdeden kimse demektir

İslâm târihçileri, Peygamberimiz (sas)'in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler O gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış, mecûsîlerin İran'da Istahrâbat şehrinde bin yıldan beri yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, Sâve (Taberiyye) gölü yere batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin suları taşmış, mecûsîlerin büyük bilgini Mûdibân korkunç bir rüya görmüş, Kâbe'deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü Gerçekten O'nun doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur

2- SOYU (NESEBİ)

Peygamberimiz HzMuhammed (sas)'in babası, Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah; annesi ise Vehb'in kızı Âmine'dir Babası Abdullah, Kureyş Kabîlesinin Hâşimoğulları kolundan, annesi Âmine ise Zühreoğulları kolundandır Her ikisinin soyu, bir kaç batın yukarıda, "Kilâb"da birleşmektedir Her ikisi de Mekke'lidir

Peygamber (sas) Efendimiz, Hzİbrâhim'in büyük oğlu Hz İsmâil'in neslindendir Soyu Adnân'a kadar kesintisiz bellidir Adnân ile Hzİsmâil arasındaki batınların sayısında neseb bilginleri ihtilâf etmişlerdir

Peygamber (sas) Efendimizin soyu, çok temiz ve çok şerefli bir neseb zinciridir Bir hadisi şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

"Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim", buyurmuştur

Diğer bir hadisi şerifte bu seçilme işi şöyle anlatılmıştır

"Allah, Hz İbrâhim'in oğullarından Hz İsmâil'i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından Kureyşi, Kureyşden Hâşimoğul-larını, Hâşimoğullarından da beni seçmiştir"

Bir başka hadis-i şerifinde de Rasûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti Âdem'den, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır"

Hz Muhammed (sas)'in doğumundan iki ay kadar önce babası Abdullah, Suriye seyâhatinden dönerken Yesrib (Medine)'de hastalanarak 25 yaşında vefât etmiş ve orada defnedilmiştiPeygamberimiz (sas)'e, babasından mirâs olarak beş deve, bir sürü koyun, doğduğu ev ve künyesi Ümmü Eymen olan Habeşli Bereke adlı bir câriye kalmıştır

Hz. Peygamber'in Dilinden Dua

Hz Peygamber'in Dilinden Dua



1 "Dua ibadetin tâ kendisidir" (Ebû Davud)

2 "'ım, Senden hidayet ve doğruluk isterim" (Müslim)

3 "'ım, Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim" (Müslim)

4 "Ey kalpleri evirip çeviren 'ım, kalplerimizi taatine çevir" (Müslim)

5 "'ım, bana doğruyu ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru" (Tirmizî)

6 "Ey kalpleri evirip çeviren 'ım, kalbimi dininin üzerinde sabit kıl" (Tirmizî)

7 "'ım! Senden yararlı bilgi, hoş rızık, kabul edilmiş amel isterim" (İbn Mace)

8 "'ım, beni bağışla, bana merhamet et, bana afiyet ver ve bana rızk ver" (Müslim)

9 "'ım, günahlarımı bağışla, bana merhamet et, hidayet et, bana afiyet ver, rızk ver" (Müslim)

10 "'ım, yaptığım şeylerin şerrinden ve yapmadığım şeylerin şerrinden Sana sığınırım" (Müslim)

11 "Zorlu beladan, bedbahtlıktan, kötü kaderden ve düşmanların şamatasından 'a sığınırım" (Buharî-Müslim)

12 "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru" (Buharî-Müslim)

13 "'ım, cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden Sana sığınırım" (Ebû Davud)

14 "'ım, açlıktan Sana sığınırım; o, ne kötü bir arkadaştır Hainlikten Sana sığınırım; o, ne kötü bir sırdaştır" (Ebû Davud)

15 "'ım, nimetinin elden çıkmasından, afiyetinin ters dönmesinden, ansızın azabına uğramaktan ve her türlü gazabından Sana sığınırım" (Müslim)

16 "'ım kalbimi aydınlık kıl, lisanımı, kulağımı, gözümü, ardımı, önümü, üstümü, altımı aydınlık eyle 'ım, nurumu büyüt" (Buharî-Müslim)

17 "Ey Hay ve Kayyum olan! Sadece Senden yardım isterim; Hayatımı düzelt, gözümü açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsimle baş başa bırakma" (Hakim)

18 "'ım, Senden sevgini, Seni sevenlerin sevgisini ve beni Senin sevgine ulaştıracak ameli isterim 'ım, Senin sevgini bana nefsimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle" (Tirmizî)

19 "'ım, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlıktan ve cimrilikten Sana sığınırım Kabir azabından Sana sığınırım Hayatın ve ölümün fitnesinden Sana sığınırım" (Müslim)

20 "'ım; bütün hamdler Sanadır Sen beni onunla giydirdin O, elbisenin hayrını ve onun için yapılanın hayrını Senden isterim Onun ve onun için yapılanın şerrinden Sana sığınırım" (Tirmizî)

21 "'ım, Senden rahmetini icap ettiren şeyleri, mağfiretini gerektiren şeyleri, bütün günahlardan esen kalmayı, bütün iyilikleri ganimet olarak kazanmayı, cennete nail olmayı ve cehennemden kurtulmayı isterim" (Müslim)

22 "'ım, işimi koruyan dinimi ıslah et, geçimimi sağlayan dünyamı ıslah et, dönüp varacağım yer olan ahiretimi ıslah et Hayatı her hayrı artırmama vesile eyle, ölümü bütün kötülüklerden kurtulmama çare eyle" (Müslim)

23 "'ın adıyla, 'a tevekkül ediyorum 'ım! sapıtmak ve saptırılmaktan, alçalmak ve alçaltılmaktan, zulmetmek ve zulmedilmekten, bilgisizlikten ve bilgisiz bırakılmaktan Sana sığınırım" (Tirmizî)

24 "Bütün hamdler O 'a ki O, bana yeter, bana acır; yine bütün övgüler O'na ki, O, beni doyurur ve suvarır Bana ihsanda bulunup, beni -insanların- en faziletli(si) kılan 'a hamd olsun Senden beni ateşten korumanı diliyorum" (Ebû Davud)

25 "'ım, Sana teslim oldum, Sana iman ettim, Sana tevekkül ettim, Sana döndüm, Senin için dava ettim ve Sana başvurdum Önceden yaptıklarımı ve sonraya bıraktıklarımı, açık yaptıklarımı ve gizli yaptıklarımı bağışla İleriye götüren ve geriye bırakan Sensin Senden başka İlah yoktur" (Buharî-Müslim)

26 "'ım, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlıktan ve kabir azabından Sana sığınırım 'ım, nefsime takvasını ver ve onu temizle Onu en iyi temizleyecek olan Sensin Onun sahibi ve mevlâsı Sensin 'ım, faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan Sana sığınırım" (Müslim)

27 "'ım! dünyada ve ahirette Senden esenlik isterim; 'ım, dinim, dünyam, ailem ve malım konusunda Senden af ve esenlik isterim 'ım, ayıplarımı ört Korkularımdan beni emin eyle Önümde, ardımda, sağımda, solumda, üstümde olanlardan beni koru Altımdakilerden de Senin azametine sığınırım" (Ebû Davud)

28 "'ım, hatamı ve cahilliğimi, işimde aşırılığımı ve benden iyi bildiğin şeylerimi bağışla 'ım, ciddimi ve şakamı bağışla, hataen ve kasten yaptıklarımı bağışla Bütün bunlar bende vardır 'ım, yapıp ileriye gönderdiğim ve yapmayıp geriye bıraktığım; açıkladığım ve gizlediğim şeylerimi ve benden daha iyi bildiğin şeylerimi bağışla İleriye süren ve geriye bırakan Sensin Sen her şeye kadirsin" (Buharî-Müslim)

29 "'ım, Sen benim Rabbimsin, Senden başka ilah yoktur Beni Sen yarattın, Ben, Senin kulunum, gücüm yettiğince Senin ahdin ve vaadin üzereyim; işlediklerimin şerrinden Sana sığınır, üzerimdeki nimetlerini Sana ikram eder, günahımı da itiraf ederim, bundan ötürü beni mağfiret eyle Senden gayrı kimsecikler günahları bağışlayamaz" (Buharî)

30 "'ım, bütün hamdler Sanadır Sen, yerin, göğün ve onlarda olanların nurusun Hamd yine Sanadır Çünkü Sen yerin göğün ve bunlarda olanın yegane idare edenisin Ve gene bütün övgüler Sana aittir Ki Sen, Hak'sın, va'din, sözün, Seninle karşılaşmak, cennet ve cehennem, peygamberlerin, Muhammed (sav)'in kıyamet saati, bütün bunlar haktır'ım, Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim, Sana yöneldim, tevbe ettim, senin uğruna mücadele ettim, seni hakem edindim Gelmiş gelecek, gizli ve açık bütün günahlarımı bağışla Sen, benim ilahımsın Senden başka ilah yoktur Şanı yüce olan 'ın güç ve kuvvetinin dışında güç ve kuvvet yoktur" (Buharî-Müslim)


31 "Gökleri ve yeri yaratan, görünen ve görünmeyeni bilen, her şeyin Rabbi, meliki ve sahibi olan 'ım! Senden başka ilah olmadığına şahidim Nefsimin kötülüğünden, şeytan ve ortaklarının şerrinden Sana sığınırım Nefsime bir kötülüğün gelmesinden veya Müslümanlara karşı bir suç işlemeye onu itmesinden gene 'a sığınırım" (Tirmizî)

Peygamber efendimizin bazı özellikleri

*Kötü söz söylemezdi

* Affediciliği tabii idi, intikam almazdı

* Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi

* Kimseyle çekişmezdi

* Çok konuşmazdı

* Boş şeylerle uğraşmazdı

* Umanı umutsuzluğa düşürmezdi

* Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı

* Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı

* Kimsenin kusurunu araştırmazdı

* Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi

* Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi

* Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi
* Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı

*Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı
* Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi

* Dostlarına şöyle derdi: Dünya da garip bir kimse, yahut bir yolcu gibi ol
* Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı

*Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı

* Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilmezdi
* Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi

* Bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı

* Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi: İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve

Saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve

Haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım

*Sıradan değildi Ama sıradan insanlar gibi yaşardı

Hz Muhammedin s.a.v gençliği

hz muhammedin gençliği ve hayatı,
peygamberimizin gençliği,
hz muhammedin gençliğinin özeti

Peygamberimiz Hz Meuhammed (sav)'in gençlik dönemi, doğduğu şehir olan Mekke’de geçmiştirGençlik döneminde de Peygamberimiz tutum ve davranışlarıyla belirgin bir kişilik olmuştur O dönemde gençler için normal karşılanan pek çok kötü adet ve işlerden uzak durmuştur

Müslümanlıktan önce (Câhiliyet Döneminde) Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı Yalnızca "Eşhür-i hurum" denilen dört ayda savaşmak haram sayılırdı Bu dört ayda (Zilka'de, Zilhicce, Muharrem, Receb) savaş yapılacak olursa buna "Ficâr Savaşı" denirdi

Kureyş kabîlesi ile Hevâzin kabîlesi arasında kan davası yüzünden bir savaş başlamış, dört yıl sürmüştüSavaş, kan dökülmesi haram olan aylarda da devâm ettiği için "Ficâr Savaşı" denildi

Peygamberimiz (sas) yirmi yaşlarında iken, kabilesi savaşa girdiği için kendisi de katılmak zorunda kaldı Fakat kimseye ok atmamış, kimsenin kanını dökmemiştir Sâdece karşı taraftan atılan okları toplayıp, amcalarına vermiştir

Bütün Mekkeliler gibi Hz Muhammed (sas) de amcasıyla birlikte ticâret yapıyordu Gerek çocukluğunda, gerekse ticâret hayâtında, dürüstlüğü ile tanınmıştı Sözünde durmadığı, yalan söylediği, başkalarına zarar verecek bir davranışta bulunduğu, bir kimseyi incittiği asla görülmemiş; dürüstlüğü dillere destan olmuştu Bu yüzden Mekke'liler O'na "el-Emîn" (her konuda güvenilir kişi) diyorlardıO'nun bu yüksek ahlâkını öğrenen Kureyş’in zengin kadınlarından Hatice, kendisine sermâye vererek ticâret ortaklığı teklif etti Böylece Peygamber (sas) ile Hatice arasında ticâret ortaklığı başlamış oldu

Hz Muhammedin gençliği ve evliliği

hz muhammedin gençliği ve hayatı,
peygamberimizin gençliği ve evliliği,
hz muhammedin gençliğinin özeti

Hz MUHAMMEDİN GENÇLİĞİ

Peygamberimizin, ticaret yapmak için, sermayesi olmadığından, hazreti Hatice peygamberimizi ücretle tuttu ve Kureyşilerden tuttuğu, başka bir zatıda,Peygamberimizin yanına kattı Hazreti Hatice yapacağı her sefer için, Peygamberimize, ücret olarak genç ve yiğit birer erkek deve veriyordu Peygamberimiz, Hazreti Hatice`nin ticaret Malını Şam`a götürmek için ,ilk defa dört tane erkek ve genç deveye anlaştılar Peygamberimizle Kervan halkı Şam`a gitmek için yola koyuldular: Şam topraklarından Busraya vardıklarında peygamberimiz orada getirdiği bütün malları çok karlı bir şekilde satıp alacaklarını aldıktan sonra, Mekke'ye yardımcısı olan Meysele ile birlikte geri döndü

PEYGAMBERIMIZIN EVLİLİĞİ

Peygamberimiz hazreti Hatice adına ticaret yaparken, HzHatice Peygamberimizdeki harikulade halleri görmüş ve yardımcısı Meysele ile Peygamberimize evlilik teklif etmişti Peygamberimiz bu teklifi kabul ederek Kureyşlilerin en soylu kadınlarından olan hazreti Hatice ile evlendi

Peygamberimizin, hazreti Haticeden, iki erkek çocuğu, dört kız çocuğu doğmuştur Isimleri şöyleydi: Kasim, Abdullah, Zeynep, Rukayye ,Ümmü Külsüm, Fatima ve Cariyesi Mısırlı Maria`dan doğan Ibrahim`dir

Hz Muhammedin girdiği savaşlar

hz muhammedin savaşları -peygamberimizin girdiği savaşlar - hz muhammedin savaş ve seferleri - peygamber efendimizin girdiği savaşlar

PEYGAMBERİMİZ HZ MUHAMMEDİN (sav) KATILDIĞI SAVAŞLAR


BEDİR SAVAŞI (624)

Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanlarca ele geçirilmek istenmişti Bu şekilde Müslümanların Hicret esnasında Mekke'de bıraktıkları malların karşılığı alınacaktı Bu durum iki tarafı karşı karşıya getirdi

1Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir
2Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır
3Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiştir
4Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman'a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar

UHUD SAVAŞI (625)

Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını alma istekleri
Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır

1Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler
2Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştı Bu durum Peygamberin emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi

HENDEK SAVAŞI(627)

Uhud savaşından sonra Medine 'den çıkarılan Yahudilerin Mekkelileri sürekli kışkırtmaları
Mekkelilerin Müslümanlara kesin bir darbe vurma istekleri
Kalabalık bir ordu ile harekete geçen Mekkelilere karşı Medine şehrinin savunulmasına karar verildiSalman-ı Farisi adında bir İranlı Müslüman'ın önerisi ile şehrin etrafına hendekler kazıldı Mekkeliler bu hendekleri aşamadılar ve bir sonuç alamadan geri döndüler

1Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olmuştur Bundan sonra Müslümanlar saldırı, Mekkeliler savunma konumuna geçmiştir
2Medine çevresindeki bir çok Arap kabilesi Müslüman olmuştur

HUDEYBİYE BARIŞI(628)

628 yılında Müslümanlar Mekke'de bulunan Kabe'yi ziyaret etmek istedilerMekkeliler bu durum karşısında tedirgin oldular ve ziyarete izin vermek istemediler Bunu üzerine taraflar arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı
1Her iki taraf istedikleri kabileler ile ittifak yapabilecekler Ancak askeri yardım yapmayacaklardı
2Müslümanlar o yıl Kabe'yi ziyaret etmeyecekler,ertesi yıl ziyaret yapacaklar
3Müslüman olan Mekkeli gençler ailesinin izni olmadan Medine'ye alınmayacak, Mekke'ye sığınanlar ise geri verilmeyecekti
4Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı
Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımış oldular

HAYBER'İN FETHİ (629)

Hayber'de yaşayan Yahudiler Müslümanlar aleyhine işler yapıyorlar, İslam'ı kötülüyorlardı Bunun üzerine Buranın fethine karar verildi Hayber kalesi Yahudilerden alındı
ÖNEMİ : Hayber'in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır

MUTE SAVAŞI (629)

Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır Çok kalabalık olan Bizans ordusu karşısında Müslümanlar bir sonuç elde edemediler

MEKKE'NİN FETHİ (630)

Mekkelilerin Hudeybiye Barışını bozmaları üzerine Mekke'nin fethine karar verildi Mekke şehri hiçbir karşı koyma görmeden kısa sürede ele geçirildi Mekke'nin fethi ile Arap yarımadasının tamamı kısa sürede Müslümanların kontrolüne girdi

HUNEYN SAVAŞI (631)

Mekke'nin fethinden sonra İslam'ı benimsemeyen Arap kabileleri Mekke'nin dışında toplandılarMüslümanlar ve Putperest Arap kabileleri arasında yapılan bu savaşı Müslümanlar kazandı ve ardından Ta'if şehri de kuşatıldı ancak alınamadı Bir süre sonra Ta'if halkı kendi istekleri ile Müslüman oldular

TEBÜK SEFERİ (631)

Bizans İmparatoru Heraklius'un büyük bir ordu ile Arabistan'a geldiği haberi üzerine Hz Muhammed Tebük' e doğru sefere çıktı Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı Tebük Seferi Hz Muhammed'in son seferi olmuştur

HzMuhammed son bir kez Mekke'de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi 632 yılında Medine'de vefat etti HzMuhammed vefat ettiği yere gömüldü Medine şehrindeki peygamberimizin bu mezarına "Ravza-i Mutahhare" denir

Bir Sahabinin Peygamber Efendimiz(sav)'e Sordugu Sorular Ve Cevaplar

BIR SAHABININ PEYGAMBER EFENDIMIZE SORDUGU SORULAR VE CEVAPLAR


--------------------------------------------------------------------------------
1- Ya Resulallah, ben insanlarin en âlimi olmak istiyorum

- Allah'tan en çok korkan, insanlarin en âlimi olur

2- Insanlarin en zengini olmak istiyorum

- Kanaatkâr olursan, insanlarin en zengini olursun

3- Insanlarin en hayirlisi olmak istiyorum

- Insanlarin en hayirlisi, insanlara menfaatli olandir Sen de baskalarina yardimci ol, en hayirlisi olursun

4- Insanlarin en adaletlisi olmak istiyorum

- Öyle ise kendin için istedigini baskasi için de iste Kendin için istemedigini baskasi için de isteme

5- Allah'a en yakin kul olmak istiyorum
- Allah'i çok zikret!

6- Iyi hal ve ikram sahibi insan olmak istiyorum

- Öyle ise Allah'a ibadet ederken O'nu görür gibi ibadet et Sen O'nu görmesen de O seni görüyor zaten

7- Imanimin mükemmel olmasini istiyorum

- Ahlâkini güzellestir Imanin kemale ersin

8- Allah'in itaatli bir kulu olmayi istiyorum

- O halde farzlari ihmal etme Tümüyle yerine getir

9- Rabb'imin huzuruna günah kirlerinden temizlenmis olarak çikmak istiyorum

- Cünüplük kirinden guslederken günah kirinden de gusletmeyi ihmal etme, tevbe, istigfarla temizlen

10- Mahsere giderken yolumun aydinlik olmasini istiyorum

- O halde hiç kimseye zulmetme, kalbini kirma Gücüne güvenerek hakkindan mahrum etme ki, mahserde yolun aydinlik olsun Seni de kimse yolundan etmesin

11- Rabb'imin bana merhametini arzuluyorum Bana acisin istiyorum

- Rabb'inin yarattigi insana ve bütün canlilara merhamet eyle Sen burada merhametli olursan orada merhamete layik olursun

12- Günahlarimin azalmasini istiyorum

- Öyle ise tevbe, istigfarini çogalt Bir daha yapmama konusunda azimli ol

13- Rabb'imin rizkimi bol vermesini istiyorum

- O halde abdestli çalismaya devam et

14- Ayiplarimin yüzüme vurulmamasini istiyorum

- Sen burada kimsenin ayibini yüzüne vurmazsan, orada da senin ayibini kimse yüzüne vurmaz

15- Günah kirlerinden ruhumu nasil temizlerim?

- Gözyasiyla Gözyasini rahmet gibi yagdir, ruhunu temizlemis olursun

Kenzü'l-Ummal